27 Aralık 2010 Pazartesi

Türkiye de toplumsal değişim ve Türk Rock'ı - II



Türkiye'de toplumsal değişim ve Türk Rock'ı

1980-1990 dönemi:

            1960 ve 1970li yıllarda yaşanan anarşi ve terör olayları sonucunda Türkiye’nin içinde bulunduğu kaos ortamı 12 Eylül 1980 askeri darbesiyle son bulmuştur. Darbe ve darbe sonrası askeri  yönetimi 1983 yılına kadar devam etmiştir. Hatta 1982 yılında, 1961 anayasasının getirdiği hak ve özgürlüklerin daha gerisinde ve ona tepki olarak, yeni anayasa kabul ettirilmiştir.
            Buna karşılık,  darbe öncesi 24 Ocak 1980 tarihinde, 24  Ocak  kararları olarak literatüre geçen  ve o kararların mimarı olan bürokrat Turgut Özal’ın, askeri yönetim döneminde de, Başbakan Yardımcısı olarak göreve devam ettiği zaman diliminde, daha liberal ve daha dışa dönük ekonomik modelin temelleri de atılmıştır.
            1983-1990 yılları arasında ise askeri darbenin ve onun getirdiği sınırlamalar, en azından ekonomik anlamda nispeten etkisini yitirmeye başlamıştır. Ekonomik anlamdaki liberalleşme bir şekilde siyasal ve toplumsal alanda da kendini hissettirmeye başlamıştır. Kapitalizmin ve onun toplumsal yaşayış biçiminin getirdiği kurallar, Türk toplumu üzerinde de kendini göstermiş ve bireycilik ön plana çıkmıştır. Toplum, öğrenciler ve gençler bile, depolitize olmuş, bu da doğal olarak Türk Rock müziğini de etkilemiştir. Daha önceleri de protest bir tarzı olmayan Türk Rock müziği bu kez toplumdan da böyle bir istek gelmeyince hiç o alana kaymamıştır.
Hızlı kentleşme ve büyük şehirlere göç, kırsal yaşama biçiminin kentlerde de yaşanmasına, dolayısıyla burjuva ve entellektüel kesimlerde dahi arabesk ve pop müziğin, ön plana geçtiği,  rock müziğinde, en azından çok büyük toplum kesimince, dışlandığı bir dönem olmuştur. Bu dönemde ekonominin liberalleşmesinin etkisiyle, özel televizyon ve radyo kanallarının da kurulmasına neden olmuştur. Ancak yine bu dönemde bir kaç yerel radyo kanalı hariç, hiçbir zaman rock müzik kanalı olmamıştır. Toplumun depolitize olmasında 1980 dönemindeki askeri yönetim ve onun getirdiği Anayasa kurallarının etkisi yadsınamaz.
Bu dönemde ortaya çıkan rock grubu Pentagram'ın aşağıda söyledikleri bu dönemi çok güzel anlatmaktadır. "O yıllarda şimdik kadar rock metal dinleyen insanlar çok çok azdı. Öyle 14-15 kişi bir araya gelip beraber müzik dinlerdik. Bakırköy tayfası, Avcılar tayfası gibi kodlamalar vardı. Üstümüze o zamana göre çok ters sayılacak şeyler giyerdik; bilekliklerimizi kendimiz hazırlardık. Mercan'dan piramitler alıp, çok laf yedik, tepki çektik. Öyle bir dönemdi, hatta kolsuz tişört giymenin homoseksüellik sayıldığı yıllardı. Sonra Rambo çıktıda insanlar alıştılar buna. 80'ler güzeldi ama Türkiye için zor yıllardı.


    Dünyada da heavy metal'in sıçrama yaptığı, enstrümanların kalitesinin arttığı heavy metalin en güzel günlerini yaşadığı dönemlerdi Türkiye'de darbe sonraı yasakların olduğu, insanlara yapılan baskıların getirmiş olduğu stres ve zorlukları yaşadık bizler.Öyle bir nesil olarak   yetiştik.."             

                                                                                                                                                                                       1990- 2000 dönemi


Bu dönemde karşımıza çıkan, önde rock gruplardan Bulutsuzluk Özlemi’inden bahsetmeden geçilemez. Yukarıda anlatılan savların aksine Bulutsuzluk Özlemi Türkçe Rock yapmaktadır. Anadolu Rock’ın dışında,  Türk Rock’ına şehirli bir yaklaşım ortaya koymuştur.
Her ne kadar grup 1980 li yıllarda kurulmuş ve ilk albümünü 1986 yılında çıkarmış olsa da 1990 yıllardaki çalışmaları ile adından söz ettirmeye başlamıştır. Grup şarkı sözlerinde sosyolojik, psikolojik, ekonomik ve politik konuları dikkate almıştır. Grupta Nejat Yavaşoğulları, Sina Koloğlu, Akın Eldes, Sunay Özgür, Utku Ünal, Deniz Demiröz, Berke Özgümüş, Burak Güven, Serdar Öztop gibi müzisyenler yer almış ve almaktadır.
Toplumun depolitize olmasına ve medya kuruluşlarının da buna çanak tutmasına en büyük örnek aşağıda anlatılan olay çok güzel bir örnektir: Irak Savaşı sırasında  Bulutsuzluk Özlemi grubundan Nejat Yavaşoğulları'nın gitarının üzerindeki Savaşa Hayır yazısı Power Türk televizyon kanalı tarafından silikleştirilmiştir. Söz konusu kanalda sonra yayından da kaldırılan klip gelen tepkiler üzerine sansürsüz olarak tekrar yayınlanmıştır.
Yine bu döneme örnek olarak Pentagram'dan yola çıkarsak; Grup albümleri sonrası konserlere çıkmaktadır. Bu konserlerden en çok ses getireni olan "Açık Hava Konseri'ni" albüm haline getirdiler. 1999 yılında çıkan bu canlı performans albümünün adı konserdeki coşkulu Pentagram hayranlarının "Popçular dışarı" diye ettikleri tezahüratlardan alan "Popçular Dışarı" oldu. Bu albüm, Pentagram'ın söylemiyle, Türkiye'de 4. bir kuvvet haline gelen "medya'ya" ithaf ediliyordu. Albümün kapağına da, bolluk ve bereketi simgeleyen "Bereket Tanrısı"heykelinin bir resmi konulmuştu.

Bu periyottaki toplumsal ve siyasi gelişmelere gelince 1990 lı yıllarda da tıpkı 1980-1900 yılları arasındaki depolitazasyon devam ediyordu. Ülke 1994 ekonomik, 1999 da deprem, 2001 de yine ekonomik krizler yaşadı.
1990-2000 arasında faili meçhul cinayetlerin ve kolluk kuvvetlerin aşırı baskısı altında geçen yıllar oldu. Pek çok Kürt aydın ve işadamı faili meçhul cinayetlere kurban gitti.
Ülke yönetiminde yer alan merkez sağ ve sol partileri, toplumun beklentilerine cevap verememesinden ötürü hızla kan kaybetti. Bunun etkisi ile yapılan 1995 seçimleri sonucunda bir merkez sağ partisi ile radikal İslamcı söylemleri olan diğer bir Ülkeyi koalisyon ile yönetmeye başladı. Toplumda 1980 yılındaki darbenin ardından uygulamaya başlanan "yeşil kuşak" politikası çerçesinde, İslamcı akımların çalışmaları meyvelerini vermeye başlamıştı. Ancak bu kez ordu, elit siviller ile sivil bürokrasi birlikte 1998 post modern darbesini gerçekleştirerek hükümeti devirdi. Böylelikle 1980 yılında, terör ve anarşik olaylar nedeniyle gerçekleştirilen darbe, bu kez radikal islamı önleme ve Laikliği koruma adına yapılmıştı.
Hızlı göç ve şehirlerin kırsallaşması ise son hızı ile sürüyordu. Pop ve arabesk müzik yine revaçtaydı. Ulusal müzik kanalları da bundan etkilenerek sadece bu müziklere yer veriyordu.


2000-2010 dönemi

 2002 yılında yapılan seçimlerde bu kez İslamcı söylemleri olan radikal partiden ayrılarak kurulan yeni bir parti tek başına iktidar oldu. Bu Türk toplumunun merkez partilere olan tepkisinin artan oranda bir tezahürünün devamı niteliğindeydi. Ancak bu parti, Avrupa Birliği'ne katılma, yasa ve kuralları Avrupa Birliği normlarına uydurma uygulamalarını hızla başlattı. Geniş bir toplum kesimi buna oldukça şüpheli biçimde yaklaşarak takiye yaptığı düşüncesindeydi. Ancak Türkiye Dünya'da yaygınlaşan global etkileri bu dönemde daha da hissetmeye başladı. Avrupa ve ABD,  hükümetin yaklaşımlarını ve politikalarını destekledi. Ayrıca Globalizmin etkisi ile Türk Borsası da Dünyada meydana gelen olaylardan doğrudan etkileniyordu.

Ancak ilginç bir şekilde 2000 li yıllardan itibaren Türkiye'de hızla rock müzik grupları kurulmaya en azından İstanbul'da Taksim ve Kadıköy'deki barlarda çalmaya başladılar. Bu gelişimi Ulusal Müzik kanalları da farketti ve bu grupların albümleri Medyada çalınmaya başladı.
Buna paralel olarak, 2002-2010 yılları arasında iktidarda bulunan iktidar partisi her zaman demokrat olma, sivil ve askeri bürokrasinin vesayetini yok etme adına birçok reformlar ve uygulamalar yaptı. İktidarı döneminde "darbe teşebbüslerini" deşifre ederek,  sorumluları için yargılama sürecini başlattı. Ancak bu durum muhalefet ve iktidarı  tam bir kutuplaşma konumuna geldi. Bu kutuplaşmaya  sivili, askeri, vatandaşı, medyası ile bütün toplum katmanları da katıldı. Ancak tüm bu sert  kutuplaşmalar, serbest tartışma ortamı, daha demokrat ve şeffaf bir ortam olduğu sürece daha da yumuşamaya, taraflar birbirlerini daha iyi anlamaya başlayacaktır. 
Yukarıda bahsedilen depolitizasyon yerini sıkı bir politize olma biçimine bıraktı. Toplumda, 2007 yılında, iktidarda olan partinin uygulamalarına tepki olarak, geniş halk kitlelerinin katıldığı, Cumhuriyet tarihinin en kalabalık mitingleri düzenlendi. Bu mitinglerde Türk Rock Müziği topluluğu Bulutsuzluk Özlemi'de konserler verdi. Mitinglerdeki genel söylem, çağdaş yaşamı ve laikliği korumaydı.
Buna karşın hükümet, liberal, solcu ve dinci aydınlar da bu mitingleri "toplum mühendisliği" ne soyunmuş olan sivil ve askeri bürokrasinin manipülasyonu olarak gördü.
Tüm bu  mitingleri, eylemleri, hükümetin yürütmüş olduğu azınlıkları kapsayan açılım politikalarını, 1980 yılı askeri ve 1998 yılı post modern darbesinden sonra, Türk Toplumunun bütün kesimlerince hissedilen depolitizasyonun sona erdiğinin bir göstergesi diyebilirmiyiz? Bunun, Türk Rock müziğinin geçmişte hiç olmadığı kadar yaygınlaşması ile aynı zaman dilimine rastlaması acaba bir tesadüf olabilir mi?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder